Osmanlı idaresinden sonra huzurunu kaybeden Ortadoğu'da ortalama 30 yılda bir idareler kanlı bir şekilde el değiştirmektedir. Diktatörler, baskı rejimleri, kukla hükümetler zamanı geldiğinde değişmekte veya birbiriyle çarpışmaktadır. Son dönemde sıkça duyduğumuz Ortadoğu bildiğiniz gibi veya Ortadoğu bataklığı söylemleri yaşanan kanlı değişimler sonucunda söylenmeye başlamıştır. Bölgedeki Türkler her değişimde büyük bir kıyımdan sonrasında ise asimilasyondan geçirilerek, nüfus eritilmiştir.
İran Irak savaşı 8 yıl sürmüştür. Savaşın sonucunda toprak kazanımı olmamış taraflar eski sınır hattında kalmıştır. Bölgede bugünlerde yaşanan çatışmalarda görüldüğü gibi çatışan taraflar paramiliter oluşumları etkin bir şekilde kullanmış, çatışmalar şehirlerde yoğunlaştığından sivil-asker kayıpları konusunda net bir rakam yoktur. 1 milyonun üzerinde kişi (sivil-asker) hayatını kaybetmiştir. 1 trilyon doların üzerinde maddi zarar oluşmuştır.
Savaşan tarafların kullandığı acımasız yöntemlerle günümüzde görülen yöntemler örtüşmektedir. İran, gönüllülerin ve esirlerin kullanıldığı insan dalgası, Irak kimyasal silah kullanmıştır.
İki ülkeye büyük güçler önemli miktarda silah satışı yapmış, bazı ülkeler iki tarafa birden silah satmıştır. Sonuçta iki taraf milli gelirlerinin %80 e yakın kısmını askeri harcamalara aktarmıştır.
Irak'ta Saddam yönetimi savaşın Ağustos 1988'de bitiminden iki yıl sonra Ağustos 1990 da Kuveyt'e girmiş ancak Arap ülkelerinin finanse ettiği ABD öncülüğündeki müdahaleyle yönetimden gitmiş ve idam edilmiştir.
İran'ın o dönemde oluşturduğu mezhepçi paramiliter yapılanmalar bugün neredeyse Ortadoğu'nun tamamında etkindir. Yıllardır süren bu faaliyetler sonucunda Tahran sokaklarında gezerken sanki mezarlıkta geziyormuş hissi uyanır.