Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942'de babasının memuriyeti dolayısıyla bulunduğu Kırşehir'de doğdu. 24 Ocak 1993'te evinin önündeki arabasına konan bombanın patlaması sonucu, hain bir saldırıda hayatını kaybetmiştir.
Uğur Mumcu'nun düşünceleri ve görüşleri çeşitli etkinliklerle günümüze Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı tarafından taşınır. Vakıf Uğur Mumcu'nun doğum gününü mezarı başında andı. Vakıf adına konuşan um:ag Yayın Yayın Yönetmeni, Uğur Mumcu'yu anlattı:
Sevgili dostlar, Uğur Mumcu’nun değerli meslektaşları, hepiniz hoş geldiniz.
Bugün Uğur Mumcu’nun 71. yaşını kutlamak için gömütü başında toplandık.
Ülkemizde araştırmacı gazeteciliğin simgesi Uğur Mumcu, eğilmeyen bükülmeyen kalemiyle her zaman onurlu yaşamın savaşımını verdi.
Yazılarında, unutturulmaya çalışılan demokrasiyi, insan haklarını, laikliği, özgür düşünceyi, tam bağımsız Türkiye’yi savundu.
Teröre, demokrasi düşmanlarına, silah ve uyuşturucu kaçakçılarına, yobazlara, vurgunculara, hırsızlara karşı aklıyla, çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle, yürekliliğiyle karşı koydu. Düşüncelerinden ödün vermedi, en ağır baskılar altında bile onurunu çıkarlarının her zaman üstünde tuttu. Topluma hep direnmeyi ve umudu aşıladı.
Ele aldığı konuları temeline kadar inceliyordu. Yaşanan adaletsizlikler kimlerden güç alıyordu? İnsanlarımız arasına düşmanlık tohumları ekenler kimlerdi? Uğur Mumcu işte bıkıp usanmadan bu soruların da peşine düştü. Pek çok olayın gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Okurlarını sonsuz bir cesaretle bilgilendirdi.
Öfkeyi, kini, nefreti, öç alma duygularını körükleyerek değil, beraberliği, birlikteliği, bütünlüğü, dayanışmayı, inanç ve düşünce özgürlüğünü yeşerterek yürüdü. Doğru bildiğini her yerde, her zaman söyleyip, bu topraklarda yaşayan insanların dürüst, saygın ve mutlu yaşama kavuşmalarını özledi.
Uğur Mumcu, anti-emperyalist, bağımsızlıkçı, devrimci ve toplumcu bir gazeteci yazardı.
Bir yazısında, “Emperyalizmin ahtapot kollarını bükecek, iç ve dış sömürge ağalarını yenebilecek güç halkın örgütlü desteğidir.” diyordu. O yalnızca kamuoyundan saklanmaya çalışılan gerçekleri anlatmakla kalmadı, bizleri olacaklar konusunda da uyardı. Son yazılarında Ortadoğu’yu, dipsiz bir kuyuya benzetiyor, Ortadoğu’nun, emperyalizmin savaş alanı olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyordu:
“Ortadoğu, artık eski Ortadoğu olmayacak. Bu yeni Ortadoğu dengelerinde Türkiye’ye yeni roller verilecek. Türkiye’nin siyasal rejimi ve geleceği de verilecek bu rollerle biçimlenecek.” (Cumhuriyet, 24 Ağustos 1990)
Yazdığı her yazı bugüne ışık tuttu. Bugün ne Ortadoğu eski Ortadoğu, ne de Türkiye eski Türkiye’dir. Yaşananlar Uğur Mumcu’yu her zaman haklı çıkardı.
O, unutulmadı, unutturulamadı. Bir okuru ardından şunları yazmıştı:
“Televizyonlarda göründüğün zamanlarda benim için her şey anlamını yitirir, seninle bütünleşirdim. Sen benim ve daha pek çok kişinin dünya ile bağlarını belirleyen, günlük davranışlarımıza düşünceleriyle katkı yapan ender insanlardan biriydin. Seni öldürürken bizi de öldürmek istediler.”
UĞUR MUMCU ismi her geçen gün daha da büyüyerek gelecek kuşaklara ulaşacak. Yazdığı yazılar, yaptığı araştırmalar ve yayımladığı kitaplar her zaman okunacak.
Sevgili Uğur Mumcu, seni sevmenin senin yolunda yürümek olduğunu biliyoruz. Bizler susmadan, yılgınlığa düşmeden senin yolunda yürüyecek, düşüncelerini yaşatacağız.
Seni unutmadık, unutmayacağız, iyi ki doğdun Uğur Mumcu. Doğum günün kutlu olsun yürekli gazeteci.
Bugün burada, bizleri yalnız bırakmayan tüm dostlara teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
22 Ağustos 2013
Foto: um:ag facebook