Anasayfa » Gezi
29 Aralık 2013, 18:36 Editör: Bahar Seven
Gümüşhane
GÜMÜŞHANE
Gümüşhane 1840’da bugünkü Kelkit, Şiran ve Torul ilçeleri ile birlikte Trabzon Vilâyeti’ne bağlı bir sancak haline gelmiştir. 6 Aralık 1870’de Meclis-i Osmanî-i Âlî’nin kararı ile umumi teşkilatlanma sırasında Trabzon Vilâyeti’ne bağlılığı kaldırılarak bağımsız mutasarrıflık haline konmuş ve Cumhuriyet idaresine geçişle birlikte 1925’de vilâyet olmuştur. 1927’de Merkez, Kelkit, Şiran, Torul ilçelerine Bayburt ilçesi de bağlanmak suretiyle ilçe sayısı 5’e yükselmiş ve hudutları genişlemiştir. 1989’da Bayburt il olmuş Köse ve Kürtün, nahiye pozisyonundan çıkartılarak Gümüşhane ilçelerine eklenmiştir. 1927’de yapılan ilk sayımda merkez nüfusu 3.000’i bulmayan Gümüşhane ilk defa 1960’da 5.000’i, 1970’de de 10.000’i geçebilmiştir. Günümüzde ise merkez nüfusu 32000 olan şirin bir Doğu Karadeniz ilidir. Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Gümüşhanenin doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan bulunmaktadır. İlin güney kesimi yüksek bir plato özelliği gösterirken, kuzey kesimi oldukça engebelidir. Dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan Gümüşhanenin Kuzeyini Zigana Dağları ile Trabzon Dağlarının Güney kısımları oluşturmaktadır. İlin kuzey yönünde Karadeniz dağları ve Soğanlı Dağları sıralar halindedir. Doğu-batı doğrultusunda peş peşe devam eden Zigana Dağları, Gümüşhane Dağları ve Çimen Dağları yöreyi engebeli hale getirmektedir. Kuzeyden Zigana – Trabzon Dağları (Çakır Göl Tepesi 3.063 m.),Güneyden Çimen Dağları(Akdağ 2.710 m.), Batıdan Giresun Dağları (Sarıyer Tepeleri 2.919 m.) ile Kelkit ve Harşit Çayı, vadilerin daralma bölgeleridir. Zigana Dağındaki Zigana Geçidi de en önemli geçit ve ulaşım noktasıdır. Dağlar birbirlerinden dar ve derin vadilerle ayrılmıştır.
Gümüşhanedeki dağ ve tepeler orman yönünden oldukça zengindir. Bu ormanlarda sarıçam, Göknar, Ladin, meşe, kızılağaç, karaağaç, kuşburnu, ardıç, alıç, orman gülü ve yabani fındık ağaçları bulunmaktadır. İlin en önemli düzlükleri Bayburt, Şiran ve Hart (Aydıntepe) ovalarıdır. Kelkit Vadisindeki dar düzlükler de onlara katılmaktadır. Gümüşhanenin doğu ve güneydoğusu ile Bayburt Obasının batısında yer alan Harşit, düz tabanlı bir çöküntü alanıdır. Aynı zamanda Harşit Çoruh ve Kelkit havzalarını birbirinden ayırmaktadır. İl topraklarını Kelkit, Çoruh, Harşit Çayları sulamaktadır. Bu akarsular vadi tabanlarına oldukça derin gömülmüşlerdir. Bu akarsular dışında yaz aylarında yer yer kuruyan bir çok küçük dere de bulunmaktadır. Ayrıca yörede Limni, Artabel gölleri, Beşgöller, Telme Göleti, Salyazı Göleti, Kürtün Baraj Gölü bulunmaktadır. Denizden 1.210 m. yüksekteki ilin yüzölçümü 6575 km2 dir.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, patates, şeker pancarı, yonca, korunga gibi yem bitkileridir. Meyvecilikte ise, elma, dut, erik, armut, şeftali, fındık, vişne yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun ve kıl keçisi yetiştirilmekte olup, arıcılık da yapılmaktadır. Ayrıca yöresel el dokumacılığı yapılmaktadır. İlin sanayi kamu kuruluşlarına ve özel kesime ait un, makarna, toz kireç, konsantre meyve suyu, et, süt ürünleri, tuğla ve kiremit üretimine dayanmaktadır. Ayrıca Merkezde kireç taşı, Torulda bakır, pirit, kurşun, çinko, barit, dolamit madeni bulunmaktadır.
Gümüşhane yöresinde yapılan arkeoloji araştırmalarında ele geçen buluntular, buradaki yerleşimin MÖ.3000 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir. MÖ.2000in ortalarında Azzi ve Hayaşalar buraya yerleşmiştir. Bu nedenle de, Gümüşhaneyi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi denilmiştir. Mezopotamyadan gelen Asurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duymuşlardır. Hitit İmparatorluk döneminde Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmiştir. Hitit İmparatorluğunun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hakim olmuş, MÖ.VIII. yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır. Daha sonra yöreye Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur. MÖ.I. yüzyılda bölgede Romalıların hakimiyeti görülmektedir. M.S. 395te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, MS.VII.yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı. Roma ve Bizans dönemlerinde yörede kurulu kente Argyropolis (Yunanca argyros: “gümüş” ve polis: "kent" demektir.) adı verilmiştir. Bu dönemde yörenin önem kazanmasının nedenleri, ticaret yolları üzerinde bulunuşu ve gümüş madenlerinden ötürüdür.
MS.VII. ve VIII.yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiştir. XI.yüzyılda Saltuklular Gümüşhane yöresini ele geçirmiştir. Malazgirt Savaşından (1071) önce de Hazarlar ve Peçenekler ile Çepni Türk oymakları bölgeye yerleşmişlerdir. Çağrı Beyin 1016 yılında Anadoluya yaptığı ilk akın sırasında Gümüşhaneye kadar geldiği bilinmektedir. 1058de Tuğrul Beyin ordusu İbrahim *** Yinal komutasında Trabzona kadar akın yaparken Gümüşhaneyi de ekonomik yönden önemli olduğundan ele geçirmiştir.
XIII.yüzyılın ikinci yarısında Selçuklular Moğol istilasına uğradığı sırada Gümüşhane ve çevresinin savunması Çepni Türkleri tarafından yapılmıştır. Anadolunun fethinden sonra, Gümüşhane ve Kelkit, Emir Mengücek Gazi tarafından kurulan Erzincana bağlanmıştır. 1243 Kösedağ Savaşında İlhanlılar, Selçukluları yenerek buraları ele geçirmişlerdir. İlhanlıların son hükümdarı Ebu Saidin ölümü üzerine 1335’te Bayburt, Erzurum ile Erzincan ve Gümüşhane Celayirlilerin eline geçmiştir. 1345’te Eretnaoğulları, 1430’da Karakoyunlu hakimiyetine geçen bölgeye 1467’de Akkoyunlular hakim olmuştur. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmetin Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesiyle bölgede Osmanlı etkisi görülmeye başlanmıştır. Gümüşhane, Trabzon Rum İmparatorluğunun fethedilmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ve bu durum 1461den 1467ye kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra Gümüşhane Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan’ı yendiği Otlukbeli Savaşı’ndan (1473) sonra yöre tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır.
***
Evliya Çelebi Gümüşhane’yi 1647’de ziyaret etmiş, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu belirtmiştir. Bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesinde darphane olduğunu yazarak üzerinde "Azze nasrahu daraba fi catha" (Cancada basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğundan söz etmiştir. Katip Çelebi, Cihannümasında "Kaza-i Urla" diye adlandırdığı Gümüşhane için "Urla bir güzel kazadır, yakınında gümüş olmakla Gümüşhane dahi derler" demektedir. Gümüşhanedeki maden ocakları Sultan IV. Murat zamanında (1623-1640) en parlak dönemini yaşamıştır. Bir ara kapanan ocaklar 1839 yılında yayınlanan bir hatt-ı hümayunla tekrar işletmeye açılmıştır. Ocaklar mülki amirin tayini, padişahın onayı ile atanan ve Matah Efendi denilen kişilerce yönetilmiştir. XIX. yüzyılda Gümüşhane, Trabzona bağlı bir sancaktı. Bu döneme kadar rahat bir hayat sürdüren Gümüşhane yöresi, savaşlar nedeniyle tedirginlik içine düşmüş, madenlerin yeterince işletilmemesinden ötürü göç başlamıştır. 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadenizde yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhanede hayat bırakmamış, şehir terk edilerek, aşağıda yeni bir yerleşim yeri kurulmuştur.
Evliya Çelebi Gümüşhane’yi 1647’de ziyaret etmiş, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu belirtmiştir. Bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesinde darphane olduğunu yazarak üzerinde "Azze nasrahu daraba fi catha" (Cancada basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğundan söz etmiştir. Katip Çelebi, Cihannümasında "Kaza-i Urla" diye adlandırdığı Gümüşhane için "Urla bir güzel kazadır, yakınında gümüş olmakla Gümüşhane dahi derler" demektedir. Gümüşhanedeki maden ocakları Sultan IV. Murat zamanında (1623-1640) en parlak dönemini yaşamıştır. Bir ara kapanan ocaklar 1839 yılında yayınlanan bir hatt-ı hümayunla tekrar işletmeye açılmıştır. Ocaklar mülki amirin tayini, padişahın onayı ile atanan ve Matah Efendi denilen kişilerce yönetilmiştir. XIX. yüzyılda Gümüşhane, Trabzona bağlı bir sancaktı. Bu döneme kadar rahat bir hayat sürdüren Gümüşhane yöresi, savaşlar nedeniyle tedirginlik içine düşmüş, madenlerin yeterince işletilmemesinden ötürü göç başlamıştır. 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadenizde yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhanede hayat bırakmamış, şehir terk edilerek, aşağıda yeni bir yerleşim yeri kurulmuştur. *** 7 Temmuz 1916da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918de işgalden kurtarılmıştır. Milli Mücadele yıllarında kıyı ile iç kesimler arasında geçiş bölgesi olmasından ötürü stratejik yönden önemli olan Gümüşhane, bu dönemde Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyetinin faaliyet alanı içinde bulunmuş, Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey bu cemiyetin ikinci başkanlığına getirilmiştir. Erzurum Kongresine (23 Temmuz 1919) Gümüşhaneden Kadirbeyzade Zeki Bey (Gümüşhane ve Torul mümessili olarak) katılmıştır. Kelkitten Müftü Osman Nuri Efendi, Şirandan Müftü Hasan Fahri (Polat) Efendi Erzurum Kongresinin açılış ve kapanış dualarını yapmıştır.
Gümüşhanede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Canca, Akçakale (Merkez), Edire (Dörtkonak) Kalesi, Kov Kalesi, Keçikalesi, Kodil kalesi, Torul Kalesi, Sadak Kalesi, Gümüştuğ Kalesi gibi savunma ve gözetleme amaçlı 35 kale bulunmaktadır. Eski Gümüşhanedeki altı camiden sadece biri sağlam olup, diğerleri yıkılmış bulunmaktadır. Bunlardan Kanuni Sultan Süleymanın emri ile yaptırılan Süleymaniye Camisi iyi bir durumdadır. Eski Gümüşhanedeki Saray Cami (Hükümet önünde bulunan bu cami devlet memurlarına aitti.), Küçük Cami, Rüştiye Mektebi önündeki Cami, Hamza Paşa Cami ve yabancıların ibadetlerine ayrılan Cami yıkılmıştır. Aksçğüt Köyü Camisi, Seydi Baba Köyü Camisi, Evren Köyü Camisi, Sadak Köyü Camisi, Çambaşı Köyü Camisi, İmamı Azam Cami, Kale Köyü Cami, Pir Ahmet Türbesi, Gelin Ebe Türbesi, Firdevs Hatun Türbesi, Baba Çağırgan Türbesi, Zigana Kervansarayı, Paşa Hamamı,Tohumoğlu Köprüsü, Salih bey *** Köprüsü,Krom Köprüsü, Yağlıdere Köprüsü, Harşit Köprüsü, Taş Köprü, Kemer Köprü, Kamberli Köprüsü, Süleymaniye Köprüsü, İlecik Köprüsü, Gümüşkaya Köprüsü, Mamatlı Mahallesi Köprüsü, Kemer Köprü, tarihi At Nalı Köprüsü gibi bir çok köprüsü bulunmaktadır.
Metropolitik Kilisesi, Balcılar mahallesi Kilisesi, Aşağı Mahalle Kilisesi, Hagios Georgios Metropolitik Kilisesi, Baş Mahalle Kilisesi, Ayana Mahallesi Kilisesi, Mandırı Kilisesi, Emirler Mahallesi Kilisesi, Belen Köyü Kilisesi, Dilek Yolu Kilisesi, Çakallı Kilisesi, Terzili Kilisesi, Çakırkaya Kilisesi, Orta Mahalle Kilisesi, Günbatur Kilisesi, Aşağı Mezera Şapeli, Cinganlı Kilisesi, Krom Kilisesi, Çevrepınar Kilisesi, Olucak (İmera) Vadisi Kilisesi, Kızlar Manastırı, Dere Mahallesi Kilisesi, Yaylım Köyü Kilisesi, Hagios Ioannes Mansatır Kilisesi, Yitirmez Kilisesi, Demirkapı Kilisesi, Panaghia (Meryem Ana) Kilisesi, Hagios Thedoros Kilisesi, Surp karabet Kilisesi, Güneşli Mahallesi Kilisesi, Manamatlı Mahallesi Kilisesi, Karaca (Masura) Mahallesi Kilisesi, Küpçüler Mahallesi Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, İşhanlı Kilisesi, Binatlı Kilisesi, Vank Kilisesi, Hagios Georgios Manastır Kilisesi, Atalar Kilisesi, Hagios Stephonos Kilisesi, Söğüteli Kilisesi, Kirazlık (Andon) Mahallesi Kilisesi, Muzaras Kilisesi, Baş Haviyana Kilisesi, Piştovli Kilisesi, Zurnacili-1 Kilisesi, Kalis Kilisesi, Işık dere Kilisesi, Arılı Kilisesi, Panagia Kilisesi, Baş Mahallesi Kilisesi, Aşağı Dere Kilisesi, Kopuz Dere Kilisesi, Mesehor Kilisesi, yayıkçılar Mahallesi Kilisesi, Şişe (Çingelli) Mahallesi Kilisesi, Manat Kilisesi, Ayvalos Kilisesi ildeki eserler arasındadır. Ayrıca Gümüşhanede Türk sivil mimari örneklerinden bir çok konak ve ev bulunmaktadır.
***
İlçede bulunan mağaralar ise, Karaca mağarası, Akçakale Mağarası, Arılı Mağarası, İkisu mağarası, Ardıçlı Mağarası, Üçbacalı Mağara, Altıntaş Mağarası, Kartalkaya Mağarası, Ardıçlı Mağarası, Kaban Başı Mağarası, Arsa Mağarası, Köprübaşı Mağarası, Ambela Mağarası, Taşbaşı Mağarası ,Üstü açık Mağarası, Yaylım Mağarası, İnönü Mağarası, Geremezini Mağarası, Mamatlar Mağarası , Cingora Mağarası, Küçük Cingora Mağarası, Karşı Mağara, Köroğlu Mağarası Kırkgöz Mağarasıdır. Ayrıca ilde, Kelkit'in 9 km. kuzeyinde Pekün Kaplıcaları, Artabel Gölleri Tabiat Parkı, Örümcek Ormanları Koruma Parkı, Soğuksu Mesire Yeri, Limni Gölü gibi doğal oluşumlar bulunmaktadır.
Gümüşhane Foto Galeri için tıklayınız. Fotoğraflar ve yazı için değerli Nazım Fıçıcı'ya teşekkürler.
| Bu haber 9308 defa okunmuştur.
|
Gezi KATEGORYSYNDEN HABERLER |
|
|
|
|
|